
Tayfun Plaza'da Satış Direktörü Tayland Polisince Yakalandı, Lee Jun-ho ve Kim Min-ha Yeni Bir Krizle Karşı Karşıya
tvN'in hafta sonu dizisi 'Tayfun Plaza'nın (Typhoon Corp) satış departmanı müdürü Lee Chang-hoon'un Tayland polisi tarafından tutuklanmasıyla, başrol oyuncuları Lee Jun-ho ve Kim Min-ha yeni bir tehlikeyle karşı karşıya kaldı.
2'sinde yayınlanan dizinin 8. bölümü, hem ulusal ortalama 9.1%, zirve 9.6% (hâne halkı bazında) ve başkent bölgesinde ortalama 9%, zirve 9.7% reyting ile kendi rekorunu kırdı. Bu başarı, diziyi aynı zaman diliminde yayınlanan tüm kablo ve özel kanallar arasında birinci sıraya yerleştirdi.
Lee Chang-hoon'un Go Ma-jin karakteriyle dönüşü, Tayfun Plaza'ya yeni bir enerji getirdi. Kask üreticisi Kangsung ile yapılan olumlu görüşmeler sonucunda ürün tedarikini güvence altına almayı başardıktan sonra, umut yeniden yeşerdi. Ancak asıl soru, 'hangi ülkeye satılacağı' idi, zira ana pazarların çoğu çoktan kapılmıştı.
Herkes, IMF'yi daha önce yaşamış bir ülke olan Tayland'ı seçtiği için 'Tayfun'a' şaşırsa da, bu kararın sağlam bir temeli vardı. Gazete kupürlerini toplamak suretiyle elde ettiği bilgilerden yola çıkarak yaptığı analizlere dayanarak Go Ma-jin, kilit faktörün 'ne kadar kazanıldığı' değil, 'ne kadar harcandığı' olduğuna inanıyordu. Tayland, en çok alışveriş merkezine sahip, pahalı Alman arabaları satın alma konusunda Almanya'dan sonra ikinci sırada yer alan ve Güneydoğu Asya'da en yüksek satın alma gücüne sahip ülkeydi. Dahası, 'Tayfun', motosikletlerin ana ulaşım aracı olduğu Tayland'da kask kullanımının yakın zamanda zorunlu hale geldiğini ve Park Chan-ho liderliğindeki rüya beyzbol takımının Bangkok ziyaretiyle birlikte yasa uygulamasının daha da sıkılaşacağını tahmin ediyordu.
Go Ma-jin, Tayland'da 15 yılı aşkın süredir 'Sawadee Trading' adlı şirketi işleten uzaktan kuzeni Go Ma-yong (Lee Han-wi) aracılığıyla gerçekçi bir eylem planı sundu. Ancak Tayland'a gitmeden önce, muhasebe departmanından satış ekibi başkanı pozisyonuna yeni geçen Oh Mi-sun (Kim Min-ha), Ma-jin'e 'satışın o kadar kolay olmadığını' öğütleyerek satış ekibi içinde ince bir gerginlik yarattı, adeta o dönemde satışın sadece erkeklere özgü bir meslek olduğunu ima ediyordu. İş kadını olmayı hayal eden Mi-sun, 'Müşteri değerlendirmesini alacağım ve rakamlarla kanıtlayacağım' diyerek kararlılıkla karşılık verdi, ancak içindeki acıyı gizleyemedi.
Tayfun Plaza'dan üç kişinin ilk yurt dışı iş gezisi beklendiği kadar kolay geçmedi. Go Ma-yong ile ilk buluşmada bile Ma-jin, Mi-sun'u tanıtmakta tereddüt etti ve 'Patron' Tae-poong (Lee Jun-ho) yemek sırasında insanlara kendi eliyle çorba servis ederken rahatsızlık belirtileri gösterdi. Dahası, Mi-sun ürünlerin geleceği olan Lamchaya Limanı'nı görmek istediğinde, Ma-jin oranın sadece patron ve satış departmanının yeri olduğunu söyleyerek onu dışladı. 'Orada ne yapabilirsin?' diyerek kestirip atmasıyla atmosfer daha da buz kesti. Odaya döndüğünde, Tae-poong henüz hiçbir şey yememiş olan Mi-sun için akşam yemeği tepsisi getirdi. Ancak Mi-sun tepki göstererek, 'Beni bu kadar koruduğunuz için bu sözleri duyuyorum' dedi.
Lamchaya Limanı'nda Mi-sun ve Ma-jin arasındaki çatışma devam etti. Ma-jin, Tayland halkının sevdiği bir paket Kore sigarası ve öğle yemeği için 50 dolar rüşvet vererek gümrük memurlarını memnun etmeye çalıştı. Şaşıran Mi-sun, bunun rüşvet olduğunu söyleyerek onu engellemeye çalıştı. Ancak Ma-jin, 'satışın temel ilkesi' olduğunu savunarak geri adım atmadı, bu da Mi-sun'un aşağılandığını hissetmesine ve gözlerinin dolmasına neden oldu.
Gergin atmosferi değiştirmek için Tae-poong, ilk kez bir 'Patron' olarak, herkesi bir kulübe gitmeye kesin bir dille emretti. Amaç, kask ihracatının anahtarı olan Nihakam grubunun küçük kızı Nicha (Davika Hoorne) ile buluşmaktı. Şık giyinmiş Tae-poong ile tanışan Nicha, onu sahneye çıkıp şarkı söylemeye davet etti. 'Gözlerimi Senden Alamıyorum' şarkısını tatlı bir şekilde söyleyerek, adeta bir aşk serenadı gibi, sahnedeki herkesi büyüledi.
Buna rağmen Mi-sun hala rahatsızdı. Tayland'a gelip hiçbir şey yapamadan sadece uçak bileti parasını boşa harcadığı için kendini suçladı. Dar ayakkabılardan dolayı ayağında oluşan yaraları görünce daha da aptal hissetti. Kulübün dışına çıkan Mi-sun'un peşinden gelen Tae-poong, yarasını nazikçe bir mendille sardı ve 'Çok zorlama. Ne kadar çabaladığını biliyorum' diyerek teselli etti. Kendisi için tekrar şarkı mırıldanan Tae-poong'u izlerken Mi-sun'un acı dolu kalbi yavaş yavaş sakinleşti.
Ancak huzur uzun sürmedi. O gece polis otele baskın yaptı ve üçünü de gözaltına aldı. Nedeni bilmeden endişelenen Mi-sun, temel Tayca öğrenmiş olduğu için durumu zar zor kavradı. Sorunun kaynağı, Ma-jin'in gümrük memuruna verdiği 50 dolardı. Rüşvet şüphesi büyüdü ve CCTV görüntüleri de elde edildi. Sonunda polis, Ma-jin'i teşhis ederek tutukladı. Tae-poong ve Mi-sun'un, iletişim kuramadıkları uzak bir diyarda bu krizi nasıl aşacakları merak konusu oldu.
Koreli netizenler çeşitli tepkiler gösterdi. Bazıları Oh Mi-sun'un iş yerinde cinsiyet ayrımcılığına maruz kalması nedeniyle ona sempati duyduğunu belirtti. Diğerleri ise Go Ma-jin'in pazar analiz yeteneğini övdü ve Tae-poong'un bu durumu nasıl çözeceğini sabırsızlıkla beklediklerini ifade etti.