
Park Chan-wook'un Yeni Filmi 'Başka Çare Yok': İşçi İkilemi ve Hayat Tercihleri
Geçtiğimiz 24'ünde vizyona giren 'Başka Çare Yok' (No Other Choice) filmi, yönetmen Park Chan-wook'un eserlerini daha geniş kitlelere yaklaştırdı.
Bu eseriyle yönetmen Park, usta ama kalabalık olmayan bir yönetmen olma kalıbını kırmış oldu. Kendini tekrar etme tuzağına da düşmedi. Bu yazı, bizi ekrana kilitleyen büyüleyici seçenekleri inceleyecek.
**Çalışma Yeri ya da Kaybedilecek Yer**
'Tae-yang' Paper'da 25 yılını geçirmiş ana karakter Man-su, şirket yabancı bir şirket tarafından devralınınca işten çıkarılır. Hedeflediği yeni şirket, düşüşte olan kağıt endüstrisindeki tek yenilikçi şirket olan 'Moon' Paper'dır. Ancak fabrika otomasyonu trendiyle birlikte, kendini her zaman mavi yakalı bir işçi olarak gören Man-su'nun konumu her an kaybedilebilecek derecede istikrarsız hale gelir.
Filme konu olan güneş ışığı da Man-su'yu rahatsız eden unsurlardan biridir. İş görüşmesi sırasında bile batan güneşin ışığı yüzüne vurarak onu anlık olarak kör eder. Aşırı parlak güneş ışığı, insanların gözlerini açmasını engeller ve Man-su'nun kritik anlardaki yargı yeteneğini bulanıklaştırır. Genellikle sıcaklık olarak tasvir edilen güneş ışığı, 'Başka Çare Yok' filminde tam tersi, paradoksal bir anlama sahiptir. Bu çarpıtma anlarında gerilim önemli ölçüde artar.
**Aslında 'Başka Çare Var'**
Adından da anlaşılacağı gibi, film sürekli olarak seçim fırsatını vurguluyor. İşten çıkarıldıktan sonra Man-su aslında kendini gözden geçirme ve geliştirme fırsatı bulabilirdi. Ya da eşi Mi-ri'nin tavsiyesine uyarak evini satıp masraflarını kısarak başka bir iş deneyebilirdi. Ya da Si-jo gibi, başlangıçta aşağılayıcı hissetse de başka bir iş bulabilirdi.
Mi-ri, Man-su'nun eylemlerinin gerçeğini araştırabilirdi ve Beom-mo, eşi Ah-ra'nın tavsiyesine uyarak işini kaybettikten sonra umutsuzluğa kapılmayıp müzik kafesi açabilirdi. Önemli olan işten çıkarılmak değil, 'işten çıkarıldıktan sonraki tavırdır'. Ancak, herkes kendi fırsatlarını tepmiş ve 'başka çareleri olmadığını' iddia etmiştir.
**Hem Para Hem Onur Kaybı**
Man-su, bekar bir anne olan Mi-ri'ye cesurca evlenme teklif eden ve çocuklarına karşı nazik bir baba figürüydü. Ancak işsizlik nedeniyle gururunu kaybettiği anda karısına karşı takıntılı bir tavır sergiler. Fiziksel şiddet kadar ürkütücü olmayan bu durum, daha da rahatsız edicidir. İşe alım rekabetinde tereddüt eden bir adam, kontrolünü kaybettiğinde karısının kıyafetlerini çıkarmakta ve iç çamaşırlarını karıştırmakta hiç tereddüt etmez. Kendi eylemlerini haklı çıkaran biri bile, aklını yitirdiğinde kendisine güvenen ailesine karşı şiddet uygulamakta tereddüt etmez.
Ayrıca, filmin başlarında Man-su, 'Eğer siz giderseniz, ben kiminle çalışacağım?' diyerek iş arkadaşlarıyla dayanışmasını vurgulamıştı. Ancak son iş görüşmesinde tek başına hayatta kalmaya çalışır. İş görüşmesinde kağıt fabrikasının otomasyonuna karşı olup olmadığı sorulduğunda, 'Yine de bir kişiye ihtiyaç vardır, değil mi?' diye sorar. Bu, işten çıkarılma deneyiminden önceki ve sonraki arasındaki farktır. Ne kadar hafif bir aidiyet hissi! Tüm bu süreçte, ekonomik gücünü kaybetmesi Man-su'yu bariz bir şekilde korkak yapar. Ancak bu, 'varsıllık cömertlik getirir'in bir gerçeklik olduğu anlamına gelmez. Aksine, 'Başka Çare Yok', aynı durumda bile yoksul ve katılaşabilecek olsak da şiddet içermeyen seçenekleri hatırlatır. Film, sizin Man-su'dan farklı olabileceğinizi gösterir. Bu, izleyicilerin uzaktan gözlemleyebileceği bir noktadır.
Park Chan-wook, kendine özgü görsel tarzıyla tanınan ve genellikle karanlık temaları işleyen Güney Koreli bir yönetmendir. Önceki filmi 'Oldboy', büyük beğeni toplamış ve 2004 Cannes Film Festivali'nde Jüri Büyük Ödülü'nü kazanmıştır. Kore sinemasının en etkili isimlerinden biri olmaya devam etmektedir.